Adalet Bakanlığı, Strasburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde 2011 yılının mayıs ayında Sofya’daki Banya Başı Camii önünde meydana gelen çatışmada aşırı ırkçı Ataka partisi üyelerinin tutumunu savundu.

Bundan 4 yıl önce başta ırkçı lider Volen Siderov olmak üzere aşırı milliyetçiler ezan okunan hoparlörlerin sesinin azaltılmasını ısrar ederek Banya Başı Camii’nde cuma namazı kılan cemaate baskın düzenlediler. Bu çatışmada zarar gören Veli Karaahmet, nefret suçu işleyenlerin yargılanmamasından dolayı Bulgaristan aleyhine AİHM’e başvurmuştur.

Bu yılın başında Strasburg’daki mahkeme bu davanın öncelikli olarak yürütülmesine karar verdi, Bulgaristan’da ise hala faili meçhul çatışmayla ilgili soruşturma devam etmektedir.

Adalet Bakanlığını temsil eden savunma makamlarının savunmasında, şikayetin kabul edilemez, yersiz ve asılsız olduğu yazıyor. Bakanlık, Başmüftlük görevlilerinin söyledikleri gibi saldırganların miting yerine koyulan hoparlörleri ortadan kaldırmaları ricasında bulunmadıkları, hoparlörleri koyan kişiye saldırdıkları ve bunun da iki taraf arasında çatışma yarattığını iddia ediyor. Namaz kılanların bayrak ve ahşap boru saplarıyla basıldıklarının doğru olmadığı, plastik saplı bir bayrağın söz konusu olduğu iddia ediliyor. Video görüntülerinde borularla Müslümanlara değil, tam tersine Ataka taraftarları ve polislere saldırıldığı görünüyormuş.

Bakanlık tarafından çatışmanın polisin müdahalesiyle bir dakika ve 40 saniye içinde mümkün olunca en hızlı bir şekilde sona erdirildiği, çatışmada yer alan tek silahlı kişinin ise Müslüman olduğu belirtiliyor. Taş ve başka maddeler atıldığı için çatışmada Ataka Milletvekili Denitsa Gaceva’nın yaralandığı kaydediliyor.

Savunmada Belediye’den miting düzenlemeye izin alan Ataka’nın mitingine devletin Başmüftülüğün karşı çıkmaması halinde durdurmaya hakkı olmadığı yazıyor.

Davacının şikayetine gelince savcılığın zamanında tepki verdiği ve başlatılan 20 Mayıs 2011 tarihinde meydana gelen olaylarda Veli Karaahmet’in şikayeti dahi zarar görenler tarafından alınan şikayet ve ihbarların da başlatılan soruşturma kapsamına dahil edildiği belirtiliyor. Daha sonra Yüksek Temyiz Mahkemesinin Karaahmet’in aracılı değil de, doğrudan doğruya kurban olduğunu belirlemenin Ceza Kanunun bu hükmü gereğince imkansız olması sebebiyle şikayetini reddettiği, şikayetçinin Ayrımcılığa Karşı Savunma Kanununa göre savunma talep etme hakkına sahip olduğu, fakat bunu yapmadığı ileri sürüldü.