Batı Trakya Türk azınlığının hak arama mücadelesinde dönüm noktası olan “29 Ocak 1988 Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü”nün üzerinden 26 yıl geçti. Türk azınlığın saldırılara maruz kaldığı, şiddet olaylarının yaşandığı 29 Ocak 1990’ın ise 24’üncü yıldönümü. Batı Trakya Türk azınlığının hak arama mücadelesinde dönüm noktası olan “29 Ocak 1988 Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü”nün üzerinden 26 yıl geçti. Türk azınlığın saldırılara maruz kaldığı, şiddet olaylarının yaşandığı 29 Ocak 1990’ın ise 24’üncü yıldönümü.
29 Ocak olaylarının yaşandığı mekanların başında gelen Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin halihazırdaki Başkanı Koray Hasan ve 26 yıl önce olaylar sırasında derneğin başkanlığını yürüten Arif Hüseyinoğlu ile 29 Ocaklar’ı ve bugünkü durumu konuştuk.
GTGB BAŞKANI KORAY HASAN Gümülcine Türk Gençler Birliği (GTGB) Başkanı Koray Hasan, 29 Ocaklar’ın azınlık için hayati öneme sahip olaylar olduğunu belirterek, “O gün azınlık insanı insanca bir yaşam için mücadele etmeyi seçmişti. Uğruna mücadele ettiği birçok şey bugün hala güncelliğini koruyor.” diye konuştu.
GTGB AZINLIĞIN KALBİNİN ATTIĞI YERDİR GTGB başkanlığının kendisi için büyük bir onur olduğunu dile getiren Koray Hasan, “Derneğimizin 29 Ocaklar’da çok önemli rolü olmuştur. Bütün olaylar bu mekanın etrafında meydana gelmiştir. Birçok olay Gençler Birliği’nin çevresinde yaşanmıştır. Bu dernek bugün de Batı Trakya Türkleri’nin kalbinin attığı yerdir adeta. Ben böyle bir kurumun başkanlığını yaptığım için kendimi şanslı hissediyorum. Ayrıca bu görevin sırtıma büyük bir sorumluluk yüklediğinin de farkındayım. Biliyorsunuz 29 Ocak 1988, bizim derneğimizin de aralarında bulunduğu, isminde ‘Türk’ kelimesi olan derneklerimizin Yargıtay mahkemesi tarafından kapatılması üzerine yapıldı. Ancak olay sadece bununla sınırlı değildi tabii ki. Aslında 29 Ocak, azınlık insanının haksızlıklara karşı isyan etmesidir.” dedi. BABAMIN YIRTIK MONTU Cunta döneminde azınlığın büyük haksızlıklarla karşı karşıya kaldığını kaydeden Koray Hasan, 1974 yılında Yunanistan’a demokrasinin geldiğini, ancak bu demokrasinin Batı Trakya Türk azınlığına ulaşamadığını söyledi.
Hasan şöyle konuştu: “74 sonra da halkımız çok büyük haksızlıklarla ve baskılarla karşı karşıya kaldı. Ülkeye 74 sonrası demokrasi geliyor, ama bize gelmiyor. Hala bile tam olarak geldiğini söyleyemeyiz. İşte bu haksızlıkların ve baskıların birikip, milletin patladığı nokta 29 Ocak’tır bana göre. 29 Ocak 1988’de ben ilkokul son sınıf öğrencisiydim. Bugün gibi hatırlıyorum. Köyümüzde, yani Salmanlı köyünde sabah saatlerinde büyükler toplanmaya başladı. Gümülcine’deki yürüyüşe gelmek istiyorlardı, ama yollar kapanmıştı. ‘Tren yoluna kadar yürüyelim, belki trene biner öyle Gümülcine’ye gideriz’ diye konuştuklarını hatırlıyorum. Biz de ilkokul öğrencisi olmamıza rağmen yaşananları takip ediyoruz. 60 – 70 kişilik bir kalabalık toplandı ve yaya olarak Gümülcine’ye doğru yola çıktılar. Babam akşam geç saatlerde eve döndü. Zar zor da olsa, geç de olsa Gümkülcine’ye ulaşmışlar. Fakat babamın üzerindeki montun yırtık olduğunu gördüm. Olaylar olmuş, arbedede montu yırtılmış. 29 Ocak denince benim aklıma ilk gelen fotoğraf, babamın yırtık montudur. Benim çocuk aklıma o fotoğraf kazınmış. Mont hala evde duruyor.”
“ONLARA TEŞEKKÜR BORÇLUYUZ”
29 Ocaklar’dan sonra, Batı Trakya Türkleri’nin seçtiği bağımsız milletvekillerinden sonra ve azınlık liderlerinin yaşanan olayları uluslararası platforma taşımasıyla, Yunansitan’ın “yasalar önünde eşitlik” politikasını ilan etmek zorunda kaldığını anlatan Koray Hasan, “Basit vatandaşlık haklarımız iade ediliyor. En azından o güne kadar bir gayrimenkul alamazken, azınlık insanı basit vatandaşlık haklarına kavuşuyor. Bana göre bu başarı halkımızın başarısıdır. Mücadelemizin başarısıdır. Bugün gibi hatırlıyorum. Bir zamanlar köyümüze her sabah bir polis geliyordu. İnsanımız polisten korktuğu için, ceza yazmaması için tarlasına akşam karanlığında gidiyordu. Ben 29 Ocaklar’ı yaşatan büyüklerimize teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun. Onlara teşekkür ediyorum. Vefat edenleri rahmetle anıyorum.” diye konuştu.
“GENÇLERİMİZ 29 OCAKLARI BİLMİYOR” Gençlerin 29 Ocak’ları bilmediğini dile getiren GTGB Başkanı Koray Hasan, “Bu olay azınlığın yarattığı en önemli olay olmasına rağmen gençlerimiz 29 Ocaklar’ı bilmiyor. Bilenler çok az. Nelerin yaşandığını da bilmiyorlar, bunun önemini de bilmiyorlar. Geçmişini bilmeyen bir gençlik, geleceğini yönlendiremez. Japonya’da atom bombasının atıldığı Hiroşima ve Nagasaki’yi ziyaret etmeyen öğrenci tarih dersinden geçer not alamıyor. Batı Trakya’daki dernek başkanları olarak, liderler olarak gençlerimize 29 Ocaklar’ı anlatmamışız, anlatılmamış. Bunun için hiçbir çalışma yapılmamış. Hiç şüphesiz bunun sorumluluğu hepimizde.” dedi.
“İKİNCİ BİR 29 OCAK’A İHTİYAÇ VAR” 29 Ocak’ın üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen, Batı Trakya Türkleri’nin hala ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğünü vurgulayan GTGB Başkanı Koray Hasan sözlerine şöyle devam etti: “Vakıflarımız işgal altında, müftülüklerimiz işgal altında, eğitimimiz elimizden alındı, hiçbir isteğimiz, talebimiz yerine gelmiyor. Son yıllarda gençliğin akınına uğrayan ve adeta merkez haline gelen Gümülcine Türk Gençler Birliği, 30 yıl sonra yine hedef haline geldi. Büfesi kapatıldı, bahçedeki bir ışıklı tabela yüzünden bana hapis cezası verildi. Para cezaları verildi. Son dönemde azınlığın tepki gösterdiği yasalar meydanda; hepimiz ne olduğunu görüyoruz. Örnek olarak azınlığın lehine gösterebileceğimiz bir gelişme bile yok. 29 Ocak 1988’in üzerinden 26 yıl geçmiş olmasına rağmen, temel vatandaşlık haklarında kısmı iyileşmenin haricinde ciddi bir kazanımımız yok. Şunu da ifade etmek isterim ki, bağımsız milletvekili seçmemizden sonra, azınlığımızın bağımsız vekil seçme hakkının elinden alınmasının ardından, azınlığın çeşitli siyasi partilere dağılması, azınlığın mücadelesini olumsuz etkilemiştir. Ben buna inanıyorum. Azınlığımızın hakları için ciddi bir mücadele içine girmesi gerektiğine inananlardanım. Bende azınlığın birlik halinde mücadele edeceği, demokratik hakları için gayret sarfedeceği ikinci bir 29 Ocak’a ihtiyaç var.”
ARİF HÜSEYİN: “ÇEYREK ASIR SONRA MAALESEF DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK” Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü eyleminin yaşandığı 29 Ocak 1988’de GTGB Başkanı olan Arif Hüseyinoğlu, 26 yıl sonra Batı Trakya Türk azınlığının durumunda ciddi bir değişiklik olmadığını söyledi. Hüseyinoğlu, “Sadece eğitimden örnek vereceğim. Anaokulu istiyoruz olmuyor. Öğretmenler seminer istiyor olmuyor. Yeni öğretmen istiyoruz olmuyor. Öğretmen okulu istiyoruz olmuyor. Gümülcine’nin Mastanlı mahallesine gidin görün. Çocuklar üstüste ders yapıyorlar. Şehrin en büyük mahallesi olan Harmanlık’a bir okul yaptırtamadık. Azınlık ortaokul – lisesinde neredeyse 800 öğrenci var. Allah aşkına olacak iş mi bunlar? 26 sene sonra, çeyrek asır sonra ne yazık ki manzara bu.” diye konuştu.
“OTOBÜSLER AKŞAMDAN GELMİŞTİ” 29 Ocak 1988’i ömrü boyunca unutamayacağını anlatan Arif Hüseyinoğlu, azınlık insanının o dönemde beklenmeyen bir kararlılık gösterdiğini anlattı. Arif Hüseyinoğlu şöyle dedi: “29 Ocak 1988 herşeyden önce azınlık insanının haksızlıklara karşı sesimi yükseltmesidir. Acaba olur mu, olmaz mı diye düşünenler halkın kararlılığını görünce şaşkına döndü. Hepimiz şaşkına döndük. O zaman kulübümüz, yani GTGB azınlığın merkez istasyonu gibiydi. O günleri ömür boyunca unutamam. 28 Ocak Perşembe günü öğleden sonra İskeçe’nin Balkan kolundan otobüsle soydaşlar geldi. Uzaktan gelecekleri için bir gün önceden gelmişlerdi. Biz onları Yenimahalle’de, Kırmahalle’de camilere götürdük. Geceyi orada geçirdiler. Şimdi düşünüyorum da, o insanlar bizden ne yemek istedi, ne kalacak yer istedi. Hiçbir şey istemedi. Tek amaçları Gümülcine’ye gelip 29 Ocak yürüyüşüne katılmaktı. Hepsini tek tek kutluyorum. Ertesi gün bu Gençler Birliği’nin etrafı insanla doldu. Biz erkekleri beklerken, kadınlar da gelmeye başladı. Ayaklar yara bere içinde kadınlar. Kadınlarımız daha kahraman. Meriç ilinin uzak köylerinden insanlar geldi. Çok büyük bir heyecan ve çok büyük bir inanç vardı herkeste. Ama ben inanıyorum ki değdi.”
“İKİNCİ 29 OCAK BİRİNCİNİN İNTİKAMI GİBİ” 29 Ocak 1988’den iki yıl sonra 29 Ocak 1990’da yaşayan şiddet olaylarının, birinci 29 Ocak’ın adeta intikamı olduğunu anlatan Hüseyinoğlu, “İki yıl sonra yapılanlar sanki azınlığı cezalandırmak istercesine yapıldı. Adeta 1988’in intikamı alındı. Ama o saldırılar öc alma olamaz. Olsa olsa bu ülkenin karanlık bir sayfası olabilir. O gün Gümülcine’de 318 Türk dükkanı yağmalandı. Bu resmi rakam. Resmiyete geçmeyenler başka. Hatırlayacaksınız ,Türkiye 1955’teki olaylar için tazminat ödedi, özür diledi. Biz ne bir kuruş tazminat gördük, ne de bir özür işittik. Yazık değil mi bu azınlığa? Ama ben buna da üzülüyorum; ama en çok neye üzülüyorum biliyormusunuz? 29 Ocaklar’ı gençlerimize anlatamadığımıza üzülüyorum. Yaşı 35’in altındaki gençlerimiz bu azınlığın en önemli toplumsal olayını bilmiyorlar. Yazık, hem de çok yazık. Bunun sorumluluğu hepimizindir, tüm toplumundur ve toplumun liderlerinindir. Çocuklarımıza, torunlarımıza 29 Ocaklar’ı anlatmalıyız.” diye konuştu. “DEMOKRATİK KOŞULLAR İÇİNDE MÜCADELE ETMELİYİZ” Olaylardan çeyrek asır sonra azınlığın durumunda bir değişiklik olmadığına değinen Hüseyinoğlu, “Ne oldu? Vatandaşlık haklarımızın bir kısmını aldık. Fakat şöyle bir düşünelim. Buna hak alma denebilir mi? Yani traktör ehliyeti alabilmek, bankadan kredi alabilmek, evinizi tamir ettirebilmek veya dükkan açabilmek hak mıdır? Bunlar zaten vatandaşlar için bürokratik birer işlemdir. Ama biz bunlardan da mahrum bırakıldığımız için, bunlar bize verilince sevindik. Adeta mutlu olduk. 26 yıl içinde ne değişti sorunuza ben diyorum ki; ‘biz değiştik’. Bir şekilde uyuduk veya uyutulduk. Peki halkta 1988’deki o inanç var mı? Bence var. Yeter ki insanlara anlatılsın. Yeter ki bu insanlar buna inansın. Yeter ki tavanla, taban birlikte olsun. Çünkü artık köy – köy gezilmiyor. Köylüye olaylar anlatılmıyor. Halk birbirinden uzaklaştı. 26 yıl içinde hiç mi iyi birşeyler olmadı diye sorabilirsiniz. Cevabım şudur; ciddi anlamda bize uluslararası anlaşmalarla tanınan azınlık hakları alanında bir şey olmadı. İnsanların kişisel işlerini halletmeleri, bürokratik işlerini halletmeleri azınlık toplumunun durumunun iyileşmesi anlamına gelemez. 26 yılda birçok yerde ilerleme olabilir, Muz cumhuriyetinde de olabilir ama burada olamaz ve olamadı. Bölgemizi yıllarca yöneten bir valimiz bizim için ‘dünyadaki en uysal azınlık’ diyordu. Biz de uysaldan uysal olduk. Bu bana göre çok anlamlı. Gerçekten de öyleyiz. Ama biraz da mücadele etmeliyiz. Demokratik koşullar içinde hak arama mücadelesini yapabilmeliyiz. Demokratik haklarımıza sahip olarak yaşamak istiyoruz. Herşeyden önce bu 29 Ocaklar’ı çocuklarımıza, gençlerimize anlatmakla başlayabiliriz. Çünkü 29 Ocak Batı Trakya Türkü’nün onur günüdür, demokrasi günüdür, hak arama ve barış içinde yaşamak istemesini ifade ettiği gündür.” |