BULGARİSTAN’DA OSMANLI ŞEHİRLERİ
KIRCAALİ VE BÖLGESİ
Kırcaali şehri 1393 yılında Gazi Kırca Ali tarafından kurulmuştur.
Gazi Kırca Ali 1371 yılında Alanya’da doğdu. Konya’da bir
medresede tahsil gördü, fakat Rumeli’de fütuhat başlayınca okulunu
bitirmeden gönüllü asker yazıldı. Kısa bir eğitimden sonra savaşa
hazırdı. Komutanları ona, Osmanlılar adına gerekirse canını bile feda
etmesini, Hıristiyan halka karşı saygılı olmasını ve Türk adaletinin
üstünlüğünü göstermesini tembih etmişlerdi. Üç müfreze ile yola
çıkmış, Bulgaristan’ın Rodop bölgesindeki Mestanlı ve Darıdere
topraklarını ele geçirdikten sonra, Arda nehri boyuna henüz 22
yaşındayken askerleri ile çadır kurup yerleşmişler. Gazi Kırca Ali
1434 yılında (63 yaşında) vefat etti. Kırcaali halkı onun için bir
türbe yaptı ve oraya defnettiler. Onu ölümsüzleştirmek için kasabaya
Kırcaali ismini verdiler. Balkan Savaşlarından sonra buraları
Bulgaristan’a teslim edildiğinden dolayı, 1939 yılında Bulgar hükümeti
Gazi Kırca Ali’nın türbesini yıktılar, mezarını açtılar ve
kemiklerini çuvala doldurup Arda’ya atmak istediler, fakat Kırcaali
halkı buna itiraz etti. Ona sahip çıktı ve cami avlusuna mezar kazıp
oraya gömdüler. Gazi Kırca Ali Baba’nın mezarı restore edildi. Şimdi
hem mezar taşları ve kitabesi altın harflerle yazılmıştır.
Bulgarlar, hele 1939’lardan beri Kırcaali’nin adını değiştirmek için
çok uğraştılar. Onlara göre Kırcaali’nin kurucusu Gazi Kırca Ali
değil, kırlarda ve dağlarda gezmiş Kırcı Ali’dir. Araştırmalara
göre, Kırcaali ve bölgesinde hayat çok öncelerden daha Taş Devrinde
başlamıştır. Bu yörede yaşayan halk ziraatı çapa, kazma ve
küreklerle yapıyormış. İnsanlar Arda, Söğütlü ve Koşukavak nehirleri
kıyılarında ve Kırcaali’ye yakın bulunan mağaralarda yaşıyorlarmış.
Çeşitli iktisadi faaliyetlerin gelişmesiyle çiftçilik ve hayvancılık
için keser, kazma, balta vb. aletlerin yapılmasına ve geliştirilmesine
başlanmış. Koşukavak’ta kazılarda bulunan kiremit ve başka modeller,
buralarda bu tür zanatların geliştiği görülmektedir. Semerciler
(Mestanlı), Kovanlık (Kırcaali) ve Eğridere yakınlarında yapılan
kazılarda ise, metal (demir) aletlerinin kullanıldığı ve geliştikleri
devirler görülmektedir. Ege denizi kıyısındaki Yunan kasaba ve
müstemlekeleriyle ticari ilişkiler devletçiliğin gelişmesinde yardımcı
olmuştur. Daha Milattan önce 4. asırda Maronya’nın metal paraları
Doğu Rodoplar’da kullanılmış ve zenginlik olarak biriktirmişlerdir.
Menekşe (Eğridere) ve Hisar (Koşukavak) gibi yerlerde yapılan
kazılarda ortaya çıkmıştır. Makedonlar’ın hücumlarından olacak’ki
Doğu Rodoplar’da Ustura (Cebel), Çorbacılar (Mestanlı), Eğridere’de,
Tilkiler (Kırcaali) vb. yerlerde kaleler kurulmuştur. Bu kaleler
tehlike karşısında yöre halkını korumak için kullanılıyorlarmış. O
zamanlarda yerleşim birimleri daha fazla yüksek ve tabii şekilde
korutulacak yerlere kuruluyorlarmış. Mesela: Dağköy (Mestanlı),
Sırtköy, Kontil, Ustura, Gölcük, Küçük viran ve Seyit Ali Köy
(Cebel) hep yüksek yerler kurulmuşlardır. Benim doğduğum Recepoğulları
(Cebel) köyünde “Bayıraltı” denen bir yer vardır. Bu da gösteriyor
ki, köy bayırın ortasına kurulmuştur. XI – XIV. asırlarda kale
kuruculuğu hızla devam etmiştir. Rodopların birçok yerlerinde büyük
küçük kaleler kurulmuştur. Bu kalelerden en çok göze çarpan Ustura
(Cebel) kalesidir ki, 1286 metre kare üzerine kurulmuş, geniş
duvarlarının, yüksekliği 8 metre olup üç kulesi bulunmaktadır.
Kırcaali 1878 Berlin Antlaşması’na BULGARİSTAN’DA OSMANLI ŞEHİRLERİ
KIRCAALİ VE BÖLGESİ göre, Doğu Rumeli (Rumeli-i Şarki) sınırları içinde
kaldı, daha sonra Edirne vilayeti kazası haline getirildi (5 Aralık
1886). İlçe merkezine bağlı 94 köy olup, hepsi Müslüman’dı ve
Rodoplar’ın merkezi sayılır. Kırcaali halkı Balkan Savaşları’nda büyük
katliamlara uğradı. Yaşlılarımızın anlattığına göre Bulgar askerleri
geçtikleri yerleri yakıp yıkıyorlarmış. Yerli halk Gümülcine’ye doğru
kaçıyor, Bulgar askerleri ise onları kovalıyorlarmış. Babam, 1913
doğumluydu. O zamanlar henüz 6 aylık imiş. Gümülcine’ye kaçarken
Karlık Dağı’nda Bulgar askerleri yaklaşınca ninem korkudan babamı bir
ağacın dibinde bırakmak istemiş, fakat yakın akrabalarımızdan Hüseyin
amcamın hanımı Hazel yenge babamı almış ve Gümülcine’ye doğru
yollarına devam etmişler. Kırcaali Balkan Savaşı’ndan sonra
Bulgaristan’a verildi. 1913-1925 yılları arasında Doğu ve Batı Trakya
ve Güney Makedonya’dan gelen Bulgar göçmenlerin yerleşme yeri oldu.
Burada kalan Türkler 19221930 yılları arasında buraya Yerli
Belediye’nin ve bölgede bulunan tüm Müslümanların bağışlarıyla büyük
bir okul binası – medrese inşa edildi. Öğretmen okulu olarak açılması
tasarlanan okulun eğitim ve öğretime açılmasına Bulgarlar izin
vermediler, fakat zor olsa da Türkler bu binayı medrese olarak
kullandılar. Bu bina, o kadar mükemmel inşa edilmiş ki, aynı bina bir
kültür abidesi olarak ilan edilmiştir. 1946 yılında Bulgaristan’da her
şey devletleştirildi ve her şey sözde halkın malı oldu (Okullar,
Bankalar, Maden Ocakları, Demiryolları vb.) Her kurum ve kuruluşun
önüne “Halk” kelimesini ilave edildi. (Mesela: Halk İlkokulu, Halk
Ortaokulu, Halk Mağazası, Halk Kooperatifi vb.) Devletin adına bile
“Halk” kelimesi ilave edildi “Bulgaristan Halk Cumhuriyeti” dediler.
Medrese binası ise bu değişimden 1950 yılında nasibini aldı. 1987
yılında “Kırcaali Tarih Müzesi” olarak hizmete açıldı. 3 katlı olan
binada 1800 metre kare’nin üzerinde 27,000 adet alet, edevat, resim ve
evrak yer almaktadır. Aynı binada 1965 yılına kadar Türk Pedagoji
Okulu’nun öğrencileri eğitim-öğrenim görmüştür. Daha sonraki yıllarda
yeni bina yapılmış ve Pedagoji Okulu Öğretmen Enstitüsü’ne
dönüştürülmüştür. Ayrıca Filibe Üniversitesi’nin fakülteleri
açılmıştır. Bulgarların iyi gözle bakmamasına ve karşı olmalarına
rağmen Kırcaali’de 10 Türkçe ve 1 TürkçeBulgarca gazete
yayınlanıyordu. Kırcaali’de ilk yayınlanan Türkçe gazete, Bulgar
Dahiliye Nezareti memurlarından Ragıb Mitişov Sipahi tarafından
çıkarılan ARDA’dır. En çok çıkan gazete İLERİ, en uzun süreli ve 1 yıl
aralıksız yayınlanan gazete ise TUNA olmuştur. Meslek, siyaset ve
fikir olarak yayınlanmış gazeteler şunlardır: ARDA (Bulgar Çiftçi
Partisi) ve BİRLİK (Bulgar Çiftçi Partisi), BAŞLANGIÇ-NAÇALO
(TürkçeBulgarca). Bulgaristan Türklerinin milli ve kültürel çıkarlarına
çalışan yayınlar ise RUMELİ, İLERİ, YENİ BAŞLANGIÇ, TURAN, RODOP
SESİ, RODOP, ÖZDİLEK, YENİ YOL’ dur. Kırcaali, 9 Eylül 1944’ten
sonra gözümüzün önünde çok gelişti. “GORUBSO”, MP “G. Dimitrov” gibi
istihsal birimleri faaliyete geçti. 3 Mayıs 1950 yılında Uluslararası
Anlaşmayla “SOVBOLSTROY” Sovyet-Bulgar Maden Cemiyeti kuruldu. Kültür
Evi, “NARMAG” vb. gibi büyük binaların inşasına 1951 yılında biz
Kırcaali Türk Pedagoji Okulunda öğrenci iken başlandı. 1955 yılında
dev (Kurşun-Çinko) fabrikası faaliyete geçti. MZ “Komsomotets”, MZ
“Pnevmatika” ve MZ “Elektronik” fabrikaları yine bu zamanlarda inşa
edilirler ve faaliyete geçtiler.
Niyazi KURD