BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ
WwW.GocmenPiyanistler.CoM -Bulgarca Mp3
FORUMDAKİ ALBÜM VE PİYANİST ÇALIŞMALARINI İNDİREBİLMENİZ İÇİN FORUMUMUZA ÜYE OLMANIZ GEREKMEKTEDİR .ÜYE OLDUKTAN SONRA E-MAİL ADRESİNİZDEN AKTİVASYON MAİLİNİZİ AKTİF EDİNİZ
WwW.GocmenPiyanistler.CoM -Bulgarca Mp3
FORUMDAKİ ALBÜM VE PİYANİST ÇALIŞMALARINI İNDİREBİLMENİZ İÇİN FORUMUMUZA ÜYE OLMANIZ GEREKMEKTEDİR .ÜYE OLDUKTAN SONRA E-MAİL ADRESİNİZDEN AKTİVASYON MAİLİNİZİ AKTİF EDİNİZ
WwW.GocmenPiyanistler.CoM -Bulgarca Mp3


 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Atam


Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum

BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Cfkzl
Ana Sayfa
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Cfkzl
Forum
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ CfkzlBize Ulaşın(Yardım)
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Cfkzlİstek Yap
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ CfkzlÖzel Albümler
Arama
 
 

Sonuç :
 

 


Rechercher çıkıntı araştırma
Reklam Alanı
En son konular
» YFUFIUGFGU
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeSalı 13 Ağus. 2019, 20:03 tarafından veli81

» Folk Collection 12 (2015 Album) Download
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePtsi 04 Tem. 2016, 12:11 tarafından oki78

» Bulgarca Oyun Havaları 2013 İlkdefa Bizde
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePtsi 04 Tem. 2016, 11:49 tarafından oki78

» Pop Folk Summer Hits 2015 Album
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePtsi 04 Tem. 2016, 11:42 tarafından oki78

» 23 nisan özel md altyapı paketi
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePtsi 16 Mayıs 2016, 23:14 tarafından meteorcun

» Bulgarca kabadan
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeSalı 19 Ocak 2016, 13:48 tarafından azererdag

» Anelia - General (CDRIP)
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeCuma 15 Ocak 2016, 11:36 tarafından SERDAR179

» Payner Hit Sezoni Zima Full Album 2015
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeÇarş. 23 Ara. 2015, 20:09 tarafından veli81

» Payner Summer Hits 2015 vol.1 (CDRip)
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePaz 20 Ara. 2015, 09:22 tarafından yengec

» Amet Ft Ork - Planeta - Bend - Kel - Romnie 2015
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePtsi 14 Ara. 2015, 16:29 tarafından murat38

» Bulgar köçek oyun havaları Köçek 1
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeSalı 01 Ara. 2015, 22:32 tarafından murat38

» Azis Albüm Harici Şarkıları İlk Defa Bizde
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePaz 08 Kas. 2015, 21:56 tarafından BIRSEN

» SÜPER OYUN HAVALARI ROMAN POTBORİ FULL KLAVYE
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePerş. 22 Ekim 2015, 18:56 tarafından ercsir

» GocmenPiyanistler Bulgarian Hits & Chalga Albüm 2013 Vol-1
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeSalı 20 Ekim 2015, 19:08 tarafından Stanislav_Mkv

» Konstantin Ft Desı Slava-Ot Utre Shet e Drugo
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePtsi 12 Ekim 2015, 18:56 tarafından Aleksander

» GocmenPiyanistler Türkçe Pop 2014 Vol-1 (En Hit 61 Şarkı)
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimePtsi 05 Ekim 2015, 22:28 tarafından alpinist1907

» Plevneliev: "Bulgaristan BM yöneticisi için yarışmada güçlü bir oyuncu olacak"
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeÇarş. 30 Eyl. 2015, 16:59 tarafından veli81

» TARİHTE BU HAFTA (28 Eylül – 4 Ekim)
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeÇarş. 30 Eyl. 2015, 16:55 tarafından veli81

» Alphfa Research: Buglaristanlılar mülteciler istemiyor ve onlara tehlike gözüyle bakıyor
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeÇarş. 30 Eyl. 2015, 16:55 tarafından veli81

» Savunma Bakanı Nençev: "Ordu sınıra güvenlik destek gücü göndermeye hazırdır"
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeÇarş. 30 Eyl. 2015, 16:54 tarafından veli81

Anahtar-kelime
Safiyem ayhan samet cemo payduska özgür kurtulus ERCOM Yeşil bitecek piyanist çiçekçi sevdalılar koddok osman aşkımız hopsa eray susic cicek hadi aydın albüm 2000 Hüsenka leyla
Eylül 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
      1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30      
TakvimTakvim
En bakılan konular
Piyanist ErAy & Susiç-Guzellere Bakiyorum
Koddok Eurograp Yeni Albüm 2013 İlk Defa Bizde
Bulgarca Oyun Havaları 2013 İlkdefa Bizde
Piyanistler Özel Albüm 2013 Sadece Bizde
GocmenPiyanistler Bulgarian Hits & Chalga Albüm 2013 Vol-1
Kucheci Ot GocmenPiyanistler 1 (2013)
Ercan Ahatlı Chalga Kuchek Albüm 2014 Nete İlk Defa Bizde
Dj Beyhan Ky4ek Albüm 2013
Roman Çocukları FuLL Album
Teodora - Sarce ne mi ostana (2013) [ALBUM CDRip]
En iyi yollayıcılar
veli81
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
hfd
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
Matrax
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
Orkestra Hasan
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
DJ Beyhan
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
ceyhan kitar
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
deniz55
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
celikklarnet
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
ENGINDEN35
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
iskan_kj
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_lcapBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Voting_barBULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Vote_rcap 
Sayaç
Ayın en aktif yollayıcıları
No user
En aktif konular
Piyanist Aşkın & Dj Tayfun-Remix Albüm 2012 YENİ
HopsaAyhan BalkanShow (RadyoBu Yayın Kaydı)
Bulgarca Oyun Havaları 2013 İlkdefa Bizde
Koddok Eurograp Yeni Albüm 2013 İlk Defa Bizde
Dj Beyhan Ky4ek Albüm 2013
SÜPER OYUN HAVALARI ROMAN POTBORİ FULL KLAVYE
Piyanistler Özel Albüm 2013 Sadece Bizde
Azis Albüm Harici Şarkıları İlk Defa Bizde
Piyanist ErAy & Susiç-Guzellere Bakiyorum
Güncel Türkçe Repertuar



WwW.GocmenPiyanistler.CoM -Bulgarca Mp3'daki "BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ" konusunu beğendin mi ? Paylaş.

FacebookTwitterEmailWindows LiveTechnoratiDeliciousDiggStumbleponMyspaceLikedin

Paylaş
 

 BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
veli81
Admin
Admin
veli81

Ikizler Horoz
Mesaj Sayısı : 5437
Kayıt tarihi : 19/06/12
Yaş : 43
Nerden : Bursa/Mestanlı

BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Empty
MesajKonu: BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ   BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ Icon_minitimeSalı 04 Haz. 2013, 13:56

BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ VE ULUSLARARASI HUKUKSAL KONUMUNU BELİRLEYEN SİYASAL BAĞITLAR



GİRİŞ



XIV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren XIX. yüzyıl sonlarına kadar
Bulgaristan coğrafyası üzerinde hâkim güç olan Osmanlı Devleti, 1878
yılında otonom olma şansı tanıdığı Bulgarlara aynı zamanda demografik
dengeler açısından küçümsenemeyecek bir Türk Azınlık bırakmıştır.
Bulgaristan’ın bu sorumluluğu taşıyabilme hususundaki başarısızlığı,
Türk-Bulgar ilişkilerinde dalgalanmalara neden olmuştur ve olmaktadır.

İmparatorluk Türkiye’sinden cumhuriyet Türkiye’sine miras kalan Dış
Türklerin en büyük kitlesinin Bulgaristan’da yaşadığı yadsınamaz bir
gerçektir. Zira özelde Bulgaristan’da genelde ise Balkanlardaki Türk
varlığı, Türkiye için jeostratejik açıdan büyük önem arz etmektedir.
Avrupa’dan gelebilecek olası bir saldırıyı ülke sınırları dışında eritme
olanağı tanıyan bölgeye Türkiye’nin reel politik eksenden bakması,
devletin bekası ve stratejik çıkarları açısından kaçınılmazdır. Politik
çıkarların yanı sıra tarihsel deneyimlerin Türk Devleti’ne bahşettiği
avantajlı konum, Türk Kültürünün bölgede kalıcı olmasında başlıca
etkendir. Bu bağlamda, Türkiye’nin Balkan politikasında önemli
parametrelerinden birini de Bulgaristan Türkleri oluşturmaktadır.

Bulgaristan’ın Balkan coğrafyasında sahip olduğu kendine özgü
konjonktürü, onu diğer Balkan ülkelerinden farklı kılmaktadır. Soğuk
savaş döneminde Varşova Paktı’nda bulunan Bulgaristan bu dönemde
Sovyetler Birliği’nin uydusu iken, 1991 ve sonrasında uluslararası
sistemde meydana gelen köklü değişikliklerle birlikte rotasını birden
Batı’ya çevirmiştir. Bulgaristan’ın değişen politikalarında değişmeyen
tek konu bünyesindeki Türk azınlıktır. 1989’a kadar asimilasyon
politikalarını açıktan açığa yapan Bulgarlar, bu tarihten sonra gizliden
gizliye yaparak söz konusu politikalarını sürdürmüştür. Günümüzde
Bulgaristan’ın bu politikalarını örten etken, büründüğü “demokratik
Bulgaristan” kimliğidir.

Bulgaristan yönetiminin devletlerarası hukuk ihlalleri, özellikle Bulgar
Prensliği’nin kurulması ve demografik dengelerin Bulgarların lehine
değiştirilmesi amacı ile uygulanmaya başlanan baskı, zulüm ve
asimilasyon politikaları sonucunda uluslararası hukuk literatürüne
“Bulgaristan Türk Azınlığı” adında yeni bir kavramı girmiştir. 1878’den
günümüze kadar Türk-Bulgar ilişkilerinde belirleyici olan
Bulgaristan’daki Türk Azınlık, kimi zaman ikili ilişkilerdeki
yumuşamadan istifade etmiş; kimi zaman da çıkar çatışmalarının yarattığı
gergin havayı teneffüs etmiştir. Bu çalışmanın amacı, genel hatlarıyla
Bulgaristan Türk Azınlığı kavramının açıklanması olarak özetlenebilir.
Bulgaristan’daki Türk Azınlık kavramını anlamak şüphesiz ki tarihsel
perspektif içerisinde Türk azınlığın konumuna bakmayı gerektirir. Bu
bağlamda, uluslararası hukuk açısından Türk Azınlığa verilen ikili ve
çok taraflı haklar incelenecek ve konu genel hatlarıyla bir sonuca
bağlanacaktır.



1). BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ



XIV. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun
hâkimiyet sahasına giren günümüz Bulgaristan coğrafyası, Devlet
tarafından uygulanan sistematik bir iskân politikası sonucu Türk yurdu
haline gelmiştir. Bu tarihten başlayarak bölgedeki demografik dengeler
sürekli Türklerin lehine olan bir değişim göstermiştir. Söz konusu
değişim, Osmanlı Devleti’nin uyguladığı soykırım politikaları sonucunda
değil; Devlet otoritesince Anadolu’dan getirilen Yörüklerin buraları
yurt olarak benimsemeleri nihayetinde gerçekleşmiştir. Eğer,
objektiflikten yoksun bazı tarihçilerin iddia ettiği gibi Osmanlılar
Balkanlar’a girdiğinde soykırım faaliyetlerine girişmiş olsalardı,
günümüz Balkan coğrafyasında milliyet bağlamında herhangi bir kitleden
bahsetmek mümkün olamazdı. Buna rağmen, Türkler 19. yüzyılın ortalarına
kadar Bulgaristan topraklarında nüfus yoğunluğunu ve etkinliğini
korumuştur. Bu döneme kadar bölgede hâkim olan siyasi otoritenin temel
unsuru olan Türkler, bu yüzyıldan itibaren gerek devletin siyasi
otoritesinin zayıflaması, gerekse Fransız İhtilalinin sonuçları ve Rusya
destekli bağımsız bir Bulgar devletinin kurulması çabaları sonucunda
zor durumda kalmışlardır. Sonuç olarak, 1878’de Rusya’nın girişimlerinin
etkisiyle Bulgarlara özerklik verilmiştir. Bu tarih, Bulgaristan
Türkleri için çoğunluktan azınlık olmaya dönük bir sürecin
başlangıcıdır.

Bulgaristan’da farklı siyasal olaylarla meydana gelen köklü değişimler,
Bulgaristan Türklerini tarihsel perspektiften incelerken temel kriterler
olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu süreçler şöyle
sınıflandırılabilir:



*Prenslik Dönemi (1878 –1908)

*Krallık Dönemi (1908 – 1944)

*Sosyalist Dönem (1944 – 1989)

*Demokrasi Dönemi (1989 - ....)



A).PRENSLİK DÖNEMİ(1878–1908):



1789 Fransız İhtilali sonucunda gün ışığına çıkan ve uluslararası
etkileşim sonucu meydana gelen toplumsal milliyetçi reaksiyonlar ve
bunların küresel çaptaki yankıları bağımsızlık mücadelelerine yön
vermiştir. Bu noktada söz konusu Balkanlar olunca, bu coğrafyadaki
halkların bağımsızlıklarına çetin silahlı mücadeleler sonucunda değil; o
veya bu devletin hediyeleri neticesinde kavuştuklarını belirtmek
gerekir. Bağımsızlık ilanlarından sonra da küresel güçteki devletlerin
taşeronluğunu yapmışlardır.

Rusya’nın güdümü altında homojen bir nüfus yapısı oluşturmaya çalışan
Bulgarlar, “Büyük Bulgaristan” ülküleri doğrultusunda Türkleri
katletmekten kaçınmamışlardır. 93 Harbi’nden önce bölge toprakları
üzerinde 3 milyon 200 bin kadar nüfus yaşarken; bunların yarısı
Müslümanlardan, diğer yarısı ise gayrimüslimlerden oluşmaktaydı.
Gayrimüslim potansiyel içinde Bulgarların yanı sıra Sırp, Rum, Ermeni ve
Gagavuz nüfusu da mevcuttur.1

Rus yetkili makamlarınca bir “ırklar ve yok etme” savaşı olarak
uygulanan 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Rumeli’den Anadolu’ya 1.230.000
Türk’ü muhacir durumuna düşürürken; 261.937 kişinin de ölümüne sebebiyet
vermiştir.2 Ayrıca, bu terör ve dehşetten Balkanlardaki kültür
mirasımız da nasibini almıştır: Sofya’daki 44, Filibe’deki 33 camiden
geriye sadece birer tane cami kalmıştır. Türkler bu savaştan sonra ilk
kez egemen oldukları topraklarda azınlık durumuna düşmüşlerdir.

Savaş zengin, varlıklı kesim ile aydın sayılabilecek kişileri
Anadolu’ya göç etmeye mecbur kılarken; geride köylü, fakir ve cahil bir
kitle bırakmıştır. Bu da Bulgaristan Türklerinin başsız bir gövde olarak
hareket etmesine zemin hazırlamıştır. Yine savaş sonrasında imzalanan
Berlin Antlaşması, Bulgaristan Türklerinin her türlü siyasi, dini,
ekonomik ve sosyal haklarını garanti altına aldığı ve büyük devletlerin
de üzerine imza koyduğu bir uygulama olduğu halde, antlaşmanın pratik
safhası teorik betimlemelerden çok daha farklı bir şekilde işlemiştir.



B).KRALLIK DÖNEMİ (1908–1944):



II. Meşrutiyetin ilanı sırasındaki boşluktan faydalanan Bulgar
Prensliği, 1908’de bağımsızlık ilan ederek 1909 yılında da Osmanlı
Hükümetiyle İstanbul’da bir protokol imzalayıp resmen tanınmış oluyordu.
Bu protokol ile Bulgaristan’daki Türkler üzerinde bir takım
düzenlemeler yapılmışken; 1912 yılında başlayan Balkan Savaşları, sadece
Bulgaristan Türkleri için değil; genel anlamda Balkan Türklüğü için
büyük bir tehlikeye işaretti.

Hiç beklenmedik bir anda Çatalca önlerine kadar ilerleyen Bulgar ordusu,
500.000 savunmasız ve masum Türk’ü katletmişlerdir. Balkan Savaşları
sonrasında imzalanan İstanbul Antlaşması da Bulgaristan’daki Türk
Azınlık açısından özel hükümler içermektedir.

I.Dünya Savaşı esnasında Osmanlı Devleti ile Bulgaristan’ın aynı
müttefik grubu içerisinde yer almaları, Bulgaristan Türkleri için kısa
süreli bir nefes alışı da beraberinde getirmiştir. Savaş sonrasında
imzalanan Neuilly Antlaşması, Bulgaristan’daki azınlık grupları
açısından ileri düzeyde maddeler içermektedir. Alexandr Stambolyski
zamanında altın çağlarını yaşayan Bulgaristan Türkleri, Neuilly, Lozan
ve 1925 Türk-Bulgar Dostluk Antlaşmalarıyla koruma altına alınmışlardır.
Ancak, Çiftçi Partisi’nden sonra iktidara gelen Faşist hükümetler
döneminde Türklere yönelik baskı unsurları artmış ve farklı sebeplere
dayanılarak 1913–1934 yılları arasında ortalama olarak her yıl 10–12 bin
Türk Anadolu’ya göç etmiştir.



C).KOMÜNİZM DÖNEMİ (1944–1989):



1944 yılında Sosyalist-Marksist düşünce sisteminin Bulgaristan’da
iktidar olması, komşu ülke Türkiye ile ideolojik ayrımı pekiştirecek ve
bu sancılı süreç yine Bulgaristan Türklerine pahalıya mal olacaktır.

Komünist ideoloji iktidarının ilk yıllarında Türklere karşı eşit ve
özgürlükçü siyasalar izlenirken, bu siyasalar yerini zamanla ‘tek Bulgar
ulusu yaratma’ fikrine bırakmıştır. Yapılan uygulamalar Türklerin hayal
kırıklığına uğradığını destekler nitelikte olduğundan, komünist düşünce
felsefesi Türkler arasında yayılma popülaritesini kaybetmiştir.12 Eylül
1946’da devletleştirilen Türklerin öğrenim gördüğü 2500 ilkokul, 67
ortaokul, 1 lise ve öğretmen okulu Bulgar okullarıyla
birleştirilmiştir.1959’da Türk azınlık okulları kapatılırken Türkçe
seçmeli ders olarak haftada 2 saate indirilmiştir. 1974’te tamamen
vazgeçilen uygulama Türklere yapılan haksızlıklar konusunda bize
yardımcı olabilmektedir.

1956 yılında Todor Jivkov’un komünist parti üzerinde nüfuzunu artırması,
Türk azınlığın kaygılarını derinleştirmiştir. Bu tarihten itibaren
homojen bir Bulgar nüfusu yaratma gayesiyle sürdürülen asimilasyon
hareketi, 1985 yılında doruk noktasına ulaşmıştır. Türk isimlerinin
Bulgar isimleriyle değiştirilmesi, dini vecibelerin engellenmesi,
komünizm bahanesiyle camilerin kapılarına kilit vurulması, İslam’ın ön
gördüğü sünnet olmanın yasaklanması vb. uygulamalar kültürel soykırıma;
Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlere yatırım yapılmaması ve Türkçe
konuşanlardan zorla para alınması ekonomik soykırıma; bu uygulamalara
itiraz edip başkaldıranların öldürülmesi ise fiziki soykırıma açık bir
örnek teşkil etmektedir. Bu dönemdeki göç olgusu Bulgaristan Türklerinin
değişmeyen kaderidir.

* 1951 Göçü: Bu tarihte 150.000 Türk’ün
aniden göç ettirilmesi Türk-Bulgar ilişkilerinde yaşanacak olan buhranlı
günlerin başlangıcı olmuştur. Ayrıca, 10 Ağustos 1950 tarihinde
Bulgaristan Hükümeti’nin Türkiye’ye nota vererek 250.000 kişiyi göçmen
olarak almasını istemesi ilginçtir. 1951 göçüne Türkiye’nin Kore
Savaşı’na katılmasına Rusya’dan yanıt olduğu şeklinde bakmak kendi
içinde tutarlı ve araştırmacılar tarafından kabul edilen bir görüştür.

* 1969–78(Akraba Göçü):1968 yılında
yapılan göç antlaşmasıyla bu 10 yıllık süre zarfında Bulgaristan’dan
Türkiye’ye yaklaşık olarak 130.000 Türk göç etmiştir.

* 1989 Göçü:1985 yılında hat safhaya
ulaşan şovenist politikalar, klasik insan hakları kural ihlalleri bir
tarafa dursun; medeniyet tarihine ağır hakaretler içermektedir. 1984
sonu itibariyle yüz binlerce Türk’ün isim değişikliğine karşın yapılan
insanlık dışı uygulamalar Türklerin mukavemetini artırmış ve
örgütlenmelerine olanak sağlamıştır.6 Mayıs 1989 tarihinde 300 kişiden
fazla Türk açlık grevine başlamış ve bu grevler zamanla protesto
yürüyüşlerine dönüşmüştür. Yankı getiren protestolar sonucunda 29 Mayıs
1989’da Jivkov’un televizyona çıkarak Türkiye’yi sınırlarını açmaya
davet etmesi üzerine mal varlığına el konulmuş yüz binlerce Türk,
kanunlara aykırı olarak sınır dışı edilmiştir. 1989 Aralık ayı
itibariyle 320.000 kadar Türk anavatan Türkiye’ye göç etmiştir. Bu
rakam, II. Dünya Savaşı sonrasında gerçekleşen en büyük kitlesel göç
olma vasfını taşımaktadır. Ayrıca,1989 Göç Hareketinden öncesinde,
1984–1985 yıllarında yapılan soykırım faaliyetlerine yönelik olarak
Türkiye’de gerekli hassasiyetin gösterilmemesi, siyasi parti
yöneticilerinin Bulgar yönetiminin politikalarını kınamaktan öteye
gidememeleri; Türkiye’de olan en ufak bir hukuksuzlukta ayağa kalkan
Avrupa ve diğer Birleşmiş Milletler ülkeleri, Bulgaristan’daki mezalimin
üzücü olduğunu belirtmekten başka hiçbir şey yapmamaları da ayrı bir
nüanstır.



D).DEMOKRATİK DÖNEM(1989-...):



1989 yılı sonunda T.Jivkov iktidarının devrilmesiyle meydana gelen
boşluk, yeni alternatifler ve çözüm önerileriyle birlikte doldurulmaya
çalışılmıştır.1991 yılında Soğuk Savaş Dönemi’nin sona erip Varşova
Paktı’nın dağılması, dünya iktisadi ve siyasi dengelerini
değiştirmiştir. 1991 sonrası dünyaya hâkim olan genel düzensizlik,
Bulgaristan’da da kendini göstermiştir. Ancak, bu dönemde Bulgaristan
dış politikasının temel eğilimi, Batı ile entegrasyon sürecine girmek
(bu entegrasyon sürecinde AB ve NATO üyelikleri kaçınılmaz
hedeflerdir.), tarafsızlık politikası ve Sovyetler Birliği’nin devamı
olan Rusya ile yeniden işbirliğine gitme olarak göze çarpmaktadır.

Bulgaristan’da bu dönemde değişmeyen tek şey, Türk Azınlık kavramıdır. 8
Ocak 1990’da Sofya’da toplanan konferansta hem etnik azınlık olarak
Türkler, hem de ‘milliyetçi komünistler’ tatmin edilmiştir. Yayınlanan
bildirgeye göre; Türkler kendi adlarını alabilecek, ibadetlerini
serbestçe icra edebilecek, kendi gelenek ve göreneklerini yaşatabilecek,
Türkçe günlük hayatta kullanılabilecek ve Türkçe yayınlar
neşredilebilecek, bunun yanında Bulgarca ülkede tek resmi dil olacaktı.

Her ne kadar Bulgaristan’daki Türklerin durumunda olumlu değişmeler
gerçekleşmişse de 1980’li yıllardaki terörün failleri ciddi bir
yargılama sürecinden geçmemişlerdir. 1997 yılında TBMM’yi ziyaret eden
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Peter Steyanov, yaşanan olaylardan duyduğu
üzüntüyü dile getirirken; 2002 yılında Bulgaristan Cumhurbaşkanı
Yardımcısı komünizm döneminde yaşanan olaylardan dolayı Bulgaristan
Türklerinden resmen özür dilemiştir.

Günümüzde nüfus oranı bakımından yüzde 10’dan daha fazla olan
Türk Azınlık, komünizm sonrası dönemde demokrasinin gereğini yerine
getirmiştir. Bulgaristan Türklerinin haklarını savunmak için baskı
döneminden hemen sonra kurulan, ancak temelleri asimilasyon
politikalarının en yoğun olduğu günlerde atılan Hak ve Özgürlük Hareketi
(HÖH), 1989 sonrası dönemde Bulgaristan iç siyasetine damgasını
vurmuştur. Günümüzde 240 sandalyelik Bulgar Parlamentosunda 17 Haziran
2001 tarihli seçimde 21 milletvekili çıkarma başarısını gösteren Ahmet
Doğan’ın önderliğindeki HÖH, 25 Haziran 2005 tarihindeki parlamento
seçimlerinde de 35 milletvekilini Bulgaristan Parlamentosuna
yerleştirmiştir. Adı geçen bu siyasal oluşum ayrılıkçı taleplerde
bulunmazken, parti kademelerinde görev yapan Bulgar siyasetçiler
sayesinde bütünleştirici bir imaj yaratmaktadır. Genel anlamda verilen
ılımlı mesajlar, aşırı uçlardaki Bulgar vatandaşlarını tatmin
etmemektedir. ATAKA gibi ırkçı söylemlerle prim yapan bir partinin
Bulgar halkı nazarında yükselişte olması önemli bir anekdottur. Ayrıca,
Türk nüfusun Bulgar nüfusa göre daha hızlı artışı ve HÖH popülaritesinin
yüksek seviyelerde oluşu Bulgar Devleti’nin Stratejik Aklı’nı harekete
geçirmektedir. Özellikle, Bulgaristan’ın ‘Hayalet Azınlığı’ durumundaki
Pomaklara karşı gizli asimilasyon faaliyetleri artarak sürmektedir. Tüm
bu açılardan bakıldığında, Bulgaristan çok bilinmeyenli bir denkleme
haline dönüşmektedir. Bulgaristan, Soğuk Savaş sonrası dönemde Batı ile
iyi ilişkiler geliştirmek ve Avrupa’yla entegrasyon sürecine girmek gibi
temel dış politik hedeflere sahipse de, sosyolojik anlamda Türk-Bulgar
kutuplaşmasının gün yüzüne çıkması gibi bir riskle karşı karşıyadır. Ne
var ki, 1989 sonrası Türk-Bulgar ilişkilerinin bir önceki dönemle
kıyaslanamayacak duruma geldiği de gözlerden kaçmamalıdır.



2). BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN ULUSLARARASI HUKUKSAL KONUMUNU BELİRLEYEN SİYASAL BAĞITLAR



İkili ve çok taraflı uluslararası antlaşmalar Türk azınlığın hak ve
özgürlüklerine saygı göstermeleri bakımından Bulgaristan’ı sorumlu
kılmıştır. Aynı şekilde yapılan antlaşmalar Türkiye’yi de Bulgaristan
Türkleri üzerinde söz sahibi yapmışken, bu durum sadece tarihsel, ulusal
ve insanlık açısından değil; hukuki bakımdan da geçerlidir. Bulgaristan
Türklerinin konumunu belirleyen uluslararası antlaşmalar,
Bulgaristan’ın iç hukukundan daha üstün olduğundan yaptırım gücü son
derece yüksektir. O halde, Bulgaristan Türkleri üzerinde konuşurken
sadece Bulgar Devletinin bir iç sorunu olarak bakmak, bizi hataya
itecektir.

İnceleyeceğimiz antlaşmaları şu şekilde sıralamak mümkündür:

* Berlin Antlaşması (1878)

* İstanbul Protokolü ve Sözleşmesi (1909)

* 1913 Antlaşması ve Müftülerle İlgili Sözleşme

* Neuilly Barış Antlaşması(1919)

* Türkiye-Bulgaristan Dostluk Antlaşması (1925)

* Türk-Bulgar İkamet Sözleşmesi (1925)

* 1947 Tarihli Bulgar Barış Antlaşması

* 1968 Türk-Bulgar Göç Antlaşması

* İnsan Hakları İle İlgili Sözleşmeler



A).BERLİN ANTLAŞMASI (1878):



1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan ve Türklerin ilk kez
azınlık durumuna düştüğü Berlin Antlaşması’nda Türklerle ilgili olarak
ilginç düzenlemelerin varlığı dikkati çeker.

Berlin Antlaşması’nın 4.maddesinin ikinci paragrafına göre,
Bulgaristan’daki Türklerin “hak ve çıkarlarının gözetileceğine”
değinilmektedir. Ayrıca, o dönemdeki Türk-Müslüman Azınlık için sadece
Türk sözcüğünün tercih edilmesi önem arz eder. 5.madde ise; Türklere
dini, kültürel haklar tanınacağını ve bunların hiçbir şekilde
engellenmeyeceğini öngörmektedir:”Bulgaristan’da din ve mezhep ayrımı
gözetilemez. Ayrı din ve mezhepten olan azınlıklar, tıpkı Bulgar
çoğunluk gibi bütün medeni ve siyasal haklardan yararlanırlar. Bulgar
Hükümeti, azınlıklara ‘din ve ayin özgürlüğü’ sağlamakla yükümlüdür.
Azınlıkların kendi dini liderleriyle olan ilişkileri engellenemez.” Aynı
maddenin ilk cümlesi ise, Berlin Antlaşmasının Bulgar kamu hukukunun
temelini oluşturduğunu, Bulgar anayasası ve yasalarının buna aykırı
hükümler getiremeyeceğini, ayrıca bu antlaşmanın Bulgar iç hukukunun
üstünde olduğunu belirmektedir. Berlin Antlaşması’nın 12.maddesi
Bulgaristan Türklerinin taşınmaz mallarıyla ilişkilidir. Bu madde
uyarınca, Türkler, Bulgaristan’dan göç etmiş veya ayrılmış bile olsalar
geride bırakacakları mülklerini koruyabilirler. Bu taşınmazların
sahipleri Bulgaristan’dan ayrıldıklarında Bulgar devlet makamları
bunlara el koyamayacaktı.

Berlin Antlaşması çok taraflı bir antlaşma olduğundan Bulgaristan,
sadece Türk Devleti’ne karşı değil; Avrupa devletlerine karşı da
sorumluluk altına girmiştir. Bu antlaşma ile kurulan Bulgar Prensliği,
Türklere her türlü serbest yaşama olanağını vermeyi taahhüt ettiği
halde, zaman ve yer esasına bu antlaşmanın hükümleri hiçe sayılmış, Türk
azınlığa karşı ‘parçala-yönet’ politikalarına girişilmiş ve Türk nüfus
İmparatorluk Türkiye’sine göçe zorlanmıştır.



B).İSTANBUL PROTOKOLÜ VE SÖZLEŞMESİ (1909):



1908 yılında Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra
Osmanlı Devleti ile Bulgaristan Krallığı arasında 19 Nisan 1909’da
imzalanan, bir protokol ve eki olan sözleşme, Bulgaristan’daki
Müslümanların dini hak ve örgütlenmeleri hakkında detaylı bir tespitler
zinciri oluşturmaktadır.

Söz konusu protokole göre;.Bulgaristan’daki Türk Azınlığı tıpkı Bulgar
çoğunluk gibi bütün hukuki ve siyasi haklardan istifade edebilecek,
okullarını, camilerini ve mescitlerini koruyup yaşatabileceklerdir.
Ayrıca bu protokole göre, Bulgaristan’daki Türk-İslam eserleri
Bulgaristan’ın bir iç sorunu olmaktan çıkarak Devletler Hukuku güvencesi
altına alınmış ve Türk Hükümeti gerek Bulgaristan’daki Türk Azınlık,
gerekse Bulgaristan’daki Türk-İslam Kültürüne ait eserler üzerinde hak
sahibi olmuştur.



C).1913 ANTLAŞMASI VE MÜFTÜLERLE İLGİLİ SÖZLEŞME:



Balkan Savaşları (1912–13) sonunda 29 Eylül 1913 tarihli, Osmanlı
Devleti ile Bulgaristan arasında bir barış antlaşması imzalanmıştır.

Bu antlaşmaya göre, Bulgaristan’a bırakılan topraklardaki Türk-Müslüman
nüfus Bulgar uyruğuna geçerken; 4 yıllık bir süre zarfında kanısı
değiştiyse Türk uyruğuna geçebilme şansını elinde tutuyordu. Çocuklar da
reşit olduktan sonra bu hakka nail olabilmekteydi. Ancak, Türk uyruğuna
geçmek isteyenler 4 yıl içinde Türkiye’ye göçmek zaruretinde olup
kendileriyle birlikte taşınır eşyalarını ve mal varlığını götürebiliyor
ve bunlar için gümrük parası ödemiyorlardı. Bununla beraber, Bulgar
uyruğunda kalmayı tercih eden Türk azınlık, Bulgarların sahip olduğu her
türlü medeni ve siyasal haklardan yararlanabiliyordu.

Antlaşmanın teorik kısmına bakıldığında 8.madde, Bulgaristan uyruklu
Müslümanların Bulgar unsurlarla hukuksal ve siyasal bazda eşit
olacaklarını, ayrıca dini serbestliklerinin bulunacağını ve örf, adet ve
dini örgütlenmelerine saygı gösterileceğini vurgulamaktadır. 12.madde
ise Müslüman vakıflarının korunmasına ilişkindir. Bu antlaşmanın ikinci
eki, Bulgaristan’daki müftülerin görev ve sorumluluklarını
saptamaktadır.



Ç).NEUİLLY BARIŞ ANTLAŞMASI (1919):



I.Dünya Harbinden mağlup çıkan Bulgar Devleti, 27 Kasım 1919 günü Paris
yakınlarında bulunan Neuilly’de İtilaf Devletleriyle imzaladığı barış
antlaşmasının içeriği dokuz bölümden oluşmaktaydı. Türk Devleti’nin
taraf olmadığı bu antlaşmanın 4. bölümü Bulgaristan idaresindeki
azınlıklarla ilgilidir. Bulgar Devleti, bu hükümlerin anayasa değerinde
olduğunu onaylarken, Bulgar anayasasının, kanunlarının ve resmi
kararlarının azınlıkların korunmalarıyla ilgili hükümlere aykırı
olamayacağını resmen kabul etmiştir.

Neuilly Antlaşması’nın 4.bölümüne göre;

* Bulgar Devleti din, dil, ırk ve milliyet ayrımı gözetmeyecek,

* Topraklarında yaşayan azınlıklara tam eşitlik sağlayacak,

* Bulgaristan’daki azınlık grupları dini
vecibelerini serbestçe yerine getirme hürriyetine sahip olurlarken;
tıpkı bir Bulgar fert hukuksal ve siyasal hakların kullanılması
bağlamında ayrıma tabi tutulmayacak,

* Azınlıklar, devlet memurluğuna girebilecekler, istedikleri mesleği veya zanaatı seçebilecekler,

* Ayrıca, azınlıklar eğitim-öğretim
kurumları, dini ve sosyal kurumlar açabilecekler, bunları denetleyip
yönetebilecekler ve aynı zamanda bu kurum ve kuruluşlarda kendi
dillerini özgürce kullanabileceklerdi. Azınlık unsurlar yoğun olarak
yaşadığı yerlerde, Bulgar Hükümeti devlet ve belediye bütçelerinden bu
azınlık okullarına, dini ve sosyal kurumlara yardım yapacaktır.

Neuilly Antlaşmasının IV: bölümünün 49’dan 58.maddeye kadar olan
kısımları azınlıklarla ilgilidir. Bu antlaşmanın 54.maddesinde: “Etnik,
dil ve din azınlıklarına mensup olan Bulgar vatandaşları, öbür
vatandaşlar ile aynı haklardan yararlanacaklar, hayır kurumları, dini ve
sosyal kurumlar, okullar ve benzeri eğitim kurumları kurup
yönetebilecekler, burada kendi dillerini serbestçe kullanıp, serbestçe
ibadet edebileceklerdir.” denmektedir.



D).TÜRİYE-BULGARİSTAN DOSTLUK ANTLAŞMASI (1925):



Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan kısa bir süre sonra 18 Ekim
1925’te Ankara’da Bulgaristan ile ‘dostluk antlaşması’ imzalanmıştır. Bu
antlaşmanın Türk-Bulgar ilişkilerine yeni bir yön verdiği; ekonomik,
sosyal, kültürel ve hukuki bağları daha da kuvvetlendirmiştir.

Antlaşmada süre ile ilgili olarak hükümlerin mevcut olmaması, daimi ve
devamlı bir dostluk bağının kurulmak istenmesine bağlanmaktadır.
Bulgaristan’la bu dönemde geliştirilmek istenen siyasi ilişkiler bu
tarihteki dostluk antlaşmasının temelinde yatmaktadır.

Dostluk antlaşmasındaki ek protokolün A paragrafındaki hüküm aynen şöyledir:

“İki hükümet azınlıkların korunmasına ilişkin olarak, Neuilly
Antlaşmasında yazılı hükümlerin tümünden Bulgaristan’da oturan Müslüman
azınlıklarını ve Lozan Antlaşması’nda yazılı hükümlerin tümünden
Türkiye’de oturan Bulgar azınlıkları yararlandırmağı, karşılıklı olarak
yükümlenir.”

Bu dostluk antlaşmasının halen yürürlükte olması, Türk-Bulgar
ilişkilerinin en gergin olduğu süreçlerde bile geçerliliğini koruması ve
azınlıklarla ilgili hükümlerin halen bağlayıcı bir unsur olması her iki
tarafı da uluslararası hukuk açısından bunlara uymasını zorunlu kılar.

E).TÜRK-BULGAR İKAMET SÖZLEŞMESİ (1925): Dostluk antlaşmasının
imzalandığı tarihte Bulgaristan ile bir de ikamet sözleşmesi
imzalanmıştır. Bulgaristan Türklerinin anavatan Türkiye’ye serbestçe göç
etmelerine olanak sağlayan sözleşmenin ikinci maddesi aynen şöyledir:

“Akit taraflar, Bulgaristan Türklerinin veya Türkiye Bulgarlarının
isteğe bağlı göçlerine hiçbir engel çıkarılmamasını kabul ederler.
Göçmenler yanlarında taşınır mallarını ve hayvanlarını götürmek ve
taşınmaz mallarını serbestçe tasfiye etmek hakkına sahip olacaklardır.
Taşınmaz mallarını kesin gidişlerinden önce tasfiye etmemiş olanlar, göç
gününden başlamak üzere, iki yıllık bir süre içinde bu tasfiyeyi yapmak
zorundadırlar.

Malların tasfiyesinden elde edilen paraları ilgililerin dışarı çıkarma
biçimi konusunda iki hükümet arasında bir antlaşma yapılacaktır.”

Bu sözleşme karşılıklı göç olgusu belli bir düzene bağlarken, sağlıklı
işleyiş tarzı dönemden döneme farklılık göstermektedir. Şöyle ki, en
dürüst şekilde uygulanışı Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK döneminde
gerçekleşirken, halen bağlayıcı olduğu halde Bulgaristan Halk
Cumhuriyeti’nde yüklenilen misyon yerine getirilememiştir. Halen
yürürlükte olduğundan bahsetmekle birlikte, sosyalist düşüncenin
Bulgaristan’daki iktidar süresince meydana gelen uluslararası hukuk
ihlalleri 1925 tarihli Türk-Bulgar İkamet Sözleşmesinin sağlıklı
işleyişine engel olmuştur. Ancak, Soğuk Savaş Dönemi’ndeki gevşek iki
kutuplu siyasal dengenin yapısına bakmak, Türk-Bulgar ilişkilerinin
tarihsel sürecinde oluşan dalgalanmaların nedenini de ortaya koyar.
Kısacası, bu sözleşme Bulgaristan Türklerinin isteğe bağlı göçlerine
engel olmamakla yükümlüdür.



F). 1947 TARİHLİ BULGAR BARIŞ ANTLAŞMASI:



II. Dünya Savaşı sonunda imzalanan barış antlaşması, 10 Şubat 1947
tarihinde Bulgaristan ile Müttefik Devletlerarasında yapılmıştır. Halen
yürürlükte olan antlaşmanın 2.maddesinde aynen şöyle denmekteydi:

“Bulgaristan, ırk, cinsiyet, dil farkı gözetmeksizin egemenliği
altındaki tüm insanların söz, fikir, basın, kültür ve toplantı
özgürlükleri dâhil tüm temel insan hak ve hürriyetlerden yararlanmasını
sağlayacak ve bütün gerekli tedbirleri alacaktır.” denmektedir.

Antlaşmada geçen ‘temel hak ve özgürlükler’ deyimi, Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde adı geçen bütün hak ve hürriyet
sistemini kapsamaktadır. Ancak bu ilkeler tam manasıyla uygulansaydı,
Bulgaristan’daki Türk azınlığa karşı şovenist politikalar izlenmezdi.

1947 Bulgar Barış Antlaşması’nın 3.maddesine göre; Bulgaristan, her
türlü ayrımcılığı kaldırmakla yükümlüyken, madde şu
şekildeydi:”...ayrımcı nitelikteki mevzuatını kaldırmak için tedbirler
almış olan Bulgaristan, bu tedbirleri tamamlamayı ve ilerde de bu
maddede açıklanmış olan amaçlarla bağdaşmayacak hiçbir tedbir almamayı
veya hiçbir yasa çıkarmamayı taahhüt eder.”



G).1968 TÜRK-BULGAR GÖÇ ANTLAŞMASI:



22 Mart 1968 günü Türkiye ve Bulgaristan dış işleri bakanları arasında
imzalanan sınırlı göç antlaşması, basın literatüründe ‘Akraba Göçü ‘
olarak da geçmektedir.

İyi komşuluk ve dostluğun önemli bir semeresi de yakın akrabaları
1952’ye kadar Türkiye’ye Bulgaristan’da kalmış Türk vatandaşlarının da
anavatan Türkiye’ye yerleşmelerine olanak sağlayan bir anlaşma
mahiyetindedir. Todor Jivkov’un umduğu temenninin gerçekleşmemesi
sonucu Bulgaristan ile Türkiye arasında sorun olan 1 milyonun üzerindeki
Türk’ten 1978 yılı sonuna kadar 130.000 Türk’ün Türkiye’ye göç ettiği
biline gelen bir gerçektir.



Ğ).İNSAN HAKLARI İLE İLGİLİ SÖZLEŞMELER:



Bulgaristan’daki Türk azınlığın hakları ikili antlaşmaların yanı sıra
çok taraflı anlaşmalarla garanti altına alınmıştır. Bu durumda denebilir
ki, Bulgaristan’daki Türkler hem azınlık hukukundan hem de insan
haklarından yararlanmak durumundadırlar. Bulgaristan’daki Türklerin
hukuksal bazda haklarını onaylayan uluslararası sözleşmelere bakmak ve
içeriğine kısaca değinmek Türk azınlığının haklarının nasıl ihlal
edildiğini ortaya koyar.



1.BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ANTLAŞMASI:



II. Dünya Savaşı’nın zoraki meyvesi olan BM Teşkilatı, 26 Haziran
1945’te dünya devletlerini ortak bir paydada toplayıp, dünya barışını ve
güvenliğini sağlamak; siyasal, kültürel, ekonomik ve diğer sorunları
ortak bir şekilde paylaşmak amacıyla kurulmuştur. 135 üyenin imzasını
taşıyan antlaşmaya Türkiye 28 Eylül 1945’te, Bulgaristan ise 14 Aralık
1945’te imza atmıştır. Bu antlaşma sayesinde azınlık gruplarının hak ve
özgürlüklerini elde etme, yönetime katılma, hakkını arama gibi
faaliyetleri milletler arası hukuka bağlanmıştır.



2.JENOSİT SÖZLEŞMESİ (1948):



Kelime anlamı ‘soykırım’ demek olan Jenosit, 9 Aralık 1948 tarihinde
Paris’te dine, ırka veya herhangi bir gerekçeye dayanarak kitle halinde
azınlık gruplarının ortadan kaldırılmasını önlemek amacıyla imza edilmiş
bir sözleşmedir. İster savaş ister barış zamanında olsun, insanlığa
karşı işlenen suçun kabul edilmeyeceğini taahhüt etmektedir.



3.IRK AYRIMINI ORTADAN KALDIRAN SÖZLEŞME:



Birleşmiş Milletler Genel Kurulu,20 Ocak 1963’te karar altına aldığı 11
maddelik bir bildiriyi, 23 maddelik bir sözleşme haline getirerek,
insan haklarına saygı duyulmasını, insanlar arasında belli kriterlere
göre ayrım yapılmamasını öngörmektedir. Bulgar Devleti, bu sözleşmeye 8
Ağustos 1966 tarihinde taraf olmuştur.





4.MEDENİ VE SİYASAL HAKLAR İLGİLİ SÖZLEŞME:



16 Aralık 1966 tarihinde Birleşmiş Milletler genel kurulunda kabul
edilmiş olup, 23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe giren bu sözleşme
bireysel hak ve özgürlüklerin ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

Bulgaristan’ın 21 Eylül 1970 günü taraf olduğu sözleşmede dine ve ırka dayalı nefretin yasaklanması öngörülmüştür.



5.EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL HAKLAR SÖZLEŞMESİ.:



31 maddeden oluşan bu sözleşmenin kabul ediliş tarihi, 3 Ocak
1976’dır.Genel öğütleme niteliği taşıdığından işleyişli diğerlerinden
farklılık arz etmektedir.



6.IRK AYRIMININ ÖNLENMESİ VE CEZALANDIRILMASI HAKKINDAKİ SÖZLEŞME:



Bulgaristan’ın 1973 yılında katıldığı sözleşmeye göre; bir grup insan
üzerinde şovenist politikalar ile baskı kurmak, insanlık dışı
davranışlarda bulunmak, işkence yapmak yasaklanmıştır.



7.İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRİSİ:



10 Aralık 1948 tarihinde Paris’te kabul edilen bildiride insan hakları,
azınlık hakları, etnik veya dinsel azınlıkların korunmasına yönelik
hükümler içermektedir. Bulgaristan’ın da imzasının bulunduğu bu
antlaşmada belirlenen yükümlülükleri yerine getirmeyerek Türk azınlık
grubu üzerinde şovence siyasalar sergileyen Bulgaristan’a Cenevre
Sözleşmesi hatırlatılmalıdır. Cenevre Sözleşmesi’nin içeriği şu şekilde
özetlenebilir: “Ülkesindeki azınlıklara karşı ayrımda bulunmak, insan
haklarının özünü teşkil ettiğine ve uluslararası anlaşmalar bunu
genellikle uygulanacak bir hüküm olarak yorumlandığına göre, herhangi
bir devletin medeniyet seviyesinin ve derecesi de azınlıklara yaptığı
muamele ile ölçülür.”



8.HELSİNKİ DEKLERASYONU:



1975 yılında Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de imzalanan Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Anlaşması’nın en önemli yönü, insan hakları
konularına ağırlık verilmesi ve bu konulara Varşova Paktı üyesi
ülkelerin de imza atmalarıdır. Sovyet Rusya’nın dahi altına imza koyduğu
böylesi bir sözleşmenin diğer imzacısı Bulgaristan, kısa süreli
sözlerini tutamayarak, toprakları üzerinde yaşayan Türk Azınlığa karşı
soykırım faaliyetlerine devam etmiştir.



SONUÇ



Tarihsel objektiflik ve uluslararası hukuk açısından irdeleme amacında
olduğumuz bu çalışmada, Bulgaristan Türklerinin ilk kez azınlık konumuna
düştüğü 1878’den günümüze kadar geçen süre zarfında geçmişlerini,
kendilerine tanınan hakları ve Devletlerarası Hukuk açısından
bağlayıcılık özelliği bulunan anlaşmaları ele aldık. Ortaya çıkan
sonuçlar ana hatlarıyla şu maddelerden oluşmaktadır:

* XIV. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı
egemenliğine boyun eğen Bulgarlar, yaklaşık olarak 500 yıl Osmanlı Türk
Devleti’nin hoşgörülü, barış ve adalet dolu himayesinde sürdürmüştür.
Osmanlı Devleti’nin bunları hak etmesinin yegâne sebebi Balkanlara
hükmetmeye başladığında soykırım hareketlerine girişmemiş olmasıdır.
Aksi gerçekleşseydi, bugün Balkanlarda Türkler dışında Tek bir kavmin
kalmamış olması gerekirdi.

* Tarihte en fazla zulme uğramış Türk
topluluklarından biri olan Bulgaristan Türkleri, azınlık konumuna
düştükleri 1878 Berlin Antlaşması’nın ardından Bulgarların sistematik
olarak giriştikleri asimilasyon faaliyetlerine maruz kalmışlardır. Bu
asimilasyon hareketleri günümüzde özellikle Pomak kardeşlerimize ve Türk
azınlığa uygulanmaktadır.

* Bulgarlar gerçekleştirdikleri
asimilasyon ve soykırım politikalarıyla insanlık dışı faaliyetlerde
bulunmuşlardır. Türkiye’de gerçekleşen en ufak bir hukuk dışı uygulamada
ayağa kalkan Batılı devletler, söz konusu Bulgaristan’daki zulüm olunca
duydukları ‘üzüntüyü’ dile getirmekten başka hiçbir şey yapmamışlardır.

* Rusya’nın temel devlet politikalarının
Balkanlardaki hararetli savunucusu olan Bulgaristan’ın Türk Azınlığa
yönelik şovenist politikalarının temelinde ‘2.Kıbrıs’ olma sendromu
yatmaktadır. Bulgarlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze
kadar iki kez büyüdüğünü unutmamaktadır. Azınlık durumundayken
yaptıkları soykırımlar sonucu egemen unsur haline gelen Bulgarlar, hızla
artan Türk nüfusun bir gün çoğunluk durumuna geçip Türkiye’ye
katılmalarına kuşkuyla bakmaktalar ve bu bağlamda Türkleri baskı altında
tutmak istemektedirler.

* 1989 yılından sonra hızla gelişme
gösteren Türk-Bulgar ilişkilerinde temel unsur olan Türk azınlık, Türk
dış politikasındaki temel yanlışlıkların bedelini ağır ödemiştir. Ne var
ki, karşılıklı dostluk ilişkileri her iki tarafın da menfaatinedir.
Yardımlaşmayı ve ortak hareket etme bilincini geliştirmek için çok
boyutlu işbirliğine gidilmelidir.

* Önemli sayılabilecek hususlardan biri
de Bulgaristan’daki Türk azınlık ile Türkiye’deki Kürt varlığının
karşılaştırılması veya karıştırılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşam
sigortası olan Lozan Antlaşması’nda Türk tarafı azınlık grubu olarak
sadece Ermeni ve Rum nüfusunu tanırken, Bulgar Devleti’nin Türk azınlığı
en başından beri tanımasıdır. Ayrıca Türk Azınlığın Bulgaristan’da
herhangi bir ayrılıkçı harekette bulunmadığı ortadayken; Türkiye’deki
Kürt varlığının haklarını savunduğunu düşünen 3–5 çapulcu Kürt, dağlara
çıkıp bu milletin askerine haince saldırılarda bulunmakta ve birbiriyle
kader birliği etmiş iki toplumu bölmek istemektedir. Bu durum
Bulgaristan’daki Türk azınlık için geçerli olmamıştır. Bulgaristan
Türkleri haklarını her türlü meşru yoldan savunmuşlardır.

* Türk-Bulgar ilişkilerindeki
güvensizliğin nedeni, Bulgaristan’ın uluslararası hukuk ihlalleri ve
Türk azınlığa teminat veren kendi anayasasını çiğnemiş olmasıdır. Ancak,
değişen dünya şartlarının zorunlu hale getirdiği karşılıklı bağımlılık
prensibi ikili ilişkilerin gelişmesine yön vermektedir.



KAYNAKÇA

• ACAROĞLU M. Türker, Bulgaristan Türklerinin Dünü-Bugünü-Yarını, X.Türk
Tarih Kongresi Ankara 22–26 Eylül 1986 Kongreye Sunulan Bildiriler IV.
Cilt, TTK BASIMEVİ, Ankara 1993

• AĞANOĞLU Yıldırım, Osmanlı’dan Cumhuriyet’ e Balkanların Makûs Talihi GÖÇ, Kum Saati Yayınları, İstanbul 2001

• ALP İlker, Belge ve Fotoğraflarla BULGAR MEZALİMİ (1877–1989),Trakya Üniversitesi Yayınları, Ankara 1990

• COŞKUN Birgül Demirtaş, Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Bulgaristan’ın Dış
Politikası (1989–2000),Balkan Diplomasisi, ASAM Yayınları, Ankara 2001

• EROĞLU Hamza, Belleten Cilt: LI Sayı:199–201, TTK Basımevi, Ankara 1988

• GÖMEÇ Saadettin, Türk cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 1999

• GÜNDAĞ Nevzat, 1913 Garbi Trakya Hükümet-i Müstakilesi, II. Baskı, Ankara 1987

• HAKOV Cengiz, 1913 Yılında İstanbul’da İmzalanan Bulgar-Türk
Antlaşması ve Bulgaristan Türk-Müslüman Nüfusun Hakları, XIII. TÜRK
TARİH KONGRESİ Ankara:4–8 Ekim 1999 Kongreye Sunulan Bildiriler III:
Cilt-I.Kısım, TTK Basımevi 2002

• KARAPINAR Ayşe, Türkiye-Bulgaristan İlişkilerinin Bulgaristan Türkleri
Açısından Değerlendirilmesi, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Yıl:1
Sayı: 2, Eylül 2003

• LÜTEM Ömer, Tarihsel Süreç İçinde Bulgaristan Türklerinin Hakları, Balkan Türkleri, ASAM Yayınları, Ankara 2003

• ÖZBİR Kamuran, Bulgar Yönetimi Gerçeği Gizleyemez, Başkent Gazetecilik, İstanbul 1986

• SOYSAL İsmail, Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları(1920–1945) I.Cilt, TTK Basımevi, Ankara 1983

• SOYSAL İsmail; Türkiye’nin Uluslararası Siyasal Bağıtları CİLT II (1945–1990), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2004

• ŞİMŞEK Halil, Türk-Bulgar İlişkileri ve Göç, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul 1999

• ŞİMŞİR Bilal, Bulgaristan Türkleri(1878–1985),Bilgi Yayınevi, İstanbul 1986

• TURAN Ömer, Geçmişten Günümüze Bulgaristan Türkleri, Balkan Türkleri, ASAM Yayınları, Ankara 2003

• Türk Kültürü, Sayı:264, Nisan 1985.



Kader ÖZLEM'E Teşekkürler !
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gocmenpiyanistler.yetkin-forum.com
 

BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFTEN İNCELENMESİ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» TARİHSEL SEYRİ İÇİNDE BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN DURUMU
» Balkanlar’da Türk Şiiri - Balkan Türklerinin Kimlik Destanı
» Bulgaristan'da sel: 2 ölü
» ..::Bulgaristan'da İslam::..
» 1925 TÜRKİYE - BULGARİSTAN

 Konu Etiketleri Etiketler
 Konu Linki Konu Linki
 Konu BBCode BBCode
 Konu HTML Kodu HTML Kodu
Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
WwW.GocmenPiyanistler.CoM -Bulgarca Mp3 :: GöçmenPiyanistler :: 
BALKANLARDA TÜRK TARİHİ VE BG İLE İLGİLİ YARARLI BİLGİLER
-