Bulgaristan Müslümanları Yüksek İslam Şura Başkanlığından Pazarcık Bölge Mahkemesi tarafından 13 Bulgaristan vatandaşının anti-demokratik ideoloji vaazı vermek gerekçesiyle mahkum edilmesine ilişkin 26 Mart 2014 tarihli

Deklarasyon

Bizler, Yüksek İslam Şurası üyeleri olarak, Bulgaristan Anayasası, Dinler Yasası, Birleşmiş Milletler Teşkilatının İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından garanti edilen temel, doğal ve demokratik insan hakkı olandin özgürlüğü hakkına atıfta bulunarak, toplumsal sorumluluk, sosyal adalet ve dini hoşgörü duygularıyla Bulgaristan’ın Avrupa ve dünyadaki itibarını inşa etmek için her türlü çabayı sarf ederek, Bulgaristan Müslüman topluluğunun tarihi, yaşamı, kültür ve gelenekleriyle en iyi biçimde tanıdığımızı iddia ederek ve bu topluluğun demokrasiye geçiş döneminde yaşadıklarını da göz önünde bulundurularak şunları söylemek isteriz:

Bizim vatandaşlarımızı, meslektaşlarımızı, kardeş ve kız kardeşlerimizi desteklediğimizi beyan etmek isteriz.

Onların hareketleriyle etnik ve dini nefret aşılayarak, milli güvenliği, toplumsal düzeni tehdit edip Bulgaristan’ın anayasal düzeninin temellerine zarar verdikleri iddialarını kesinlikle kabul etmiyoruz.
Mahkum edilenlerin bir kısmının da dini temsilcileri olan Bulgaristan Müslümanları, daima barışçıl olup toplumun her bireyine karşı hoşgörülü davranmışlardır.

Biz bu tür kararlarla Başmüftülüğün itibarının sarsılmasından derin endişe duymaktayız. Çünkü bununla aynı zamanda Müslüman topluluğunun ve Başmüftülüğün idare makamlarının son derece güvendiği ve garanti edilen din özgürlüğü hakkının bireysel, kolektif, kamusal ve eğitim biçiminde olarak etkin uygulanması konusunda idari ve dini yetkilerine ihtiyaç duydukları toplumsal sorumluluk taşıyan bu şahısların itibarına gölge düşürülmektedir.

Bizim vatandaşlarımızın dini faaliyetlerinden dolayı suçlanmalarını adil bulmuyoruz, çünkü bu Anayasa ile garanti edilen bir hak. Laik kurumların kanonik postulatları yorumlaması dini işlere kaba müdahaledir ve ülkemizin demokratik temellerine aykırıdır.

Bu tür eylemler Müslüman topluluğunun içine kapanıp kutuplaşmasına ve toplumda entegre olma imkanlarının önlenmesine sebep oluyor. Çünkü bu eylemler Bulgaristan vatandaşlarının önemli bir bölümünün kimliğini yitirme girişiminde bulunulduğu yakın tarihte yaşanılan olayları hatırlatıyor.

Bizim tarihimizde hiçbir zaman Başmüftülüğün görevlilerinin olduğu gibi her hangi bir dine mensup dini görevliler, faaliyetlerine ilişkin toplu halde mahkemede yargılanmamışlardır. Bu dava Bulgaristan’ın yüz karasıdır, çünkü 21. asırda Başmüftülüğün görevlisi olarak dini faaliyet yaptığı için bir İslam dini görevlisi mahkum edilmiştir.

Başmüftülük, Bulgar yargı sisteminde yer alan üst düzey mahkemelerin yetkili, bağımsız ve adil bir karar almalarını umuyor.

Bununla birlikte son 24 yıl içerisinde ortak çabalarla kazanılan güven ve itibarın korunması adına Bulgaristan Cumhuriyetinde devlet kurumlarının akılcı ve toplumsal sorumluluk yaklaşımında bulunacaklarına inanmaya ve ummaya devam ediyoruz.

Bulgaristan Cumhuriyeti Başmüftülüğü