Hunlar...
Bulgaristan'daki Türk varlığı Hunlar'ın 5. yüzyılda Doğu Avrupa'da kurduğu hakimiyetle başlar. Atilla'nın ölümünden sonra yerine geçen oğlu İrnekiin kurduğu Bulgar Konfederasyonu batıda Tuna'ya kadar uzanıyordu.
Bulgar Türkleri (Henüz Slavlaşmayan Türk Bulgarlar), Baskakov'un "Batı Hunca" adını verdiği ve bu gün Çuvaşlarla temsil edilen bir lehçe konuşuyorlardı. Proto-Bulgarlar Doğu Avrupa ve Balkanlar'ın ilk Türk sakinleridir. İdil Bulgar Türkleri'nin kurduğu bu hakimiyet Avar, Hazar ve Tuna Bulgar Türkleri ile devam etmiştir.
Müslüman Türkler'in Bulgaristan'da görünmeleri 14. yüzyıla rastlamaktadır. 1385'te Sofya'nın Osmanlı hakimiyetine girmesiyle Bulgaristan, Türkler'in eline geçmiş ve böylece 500 yıl süren bir Türk idaresi dönemi başlamıştır. Osmanlı Devleti zamanında Konyar, Türkmen, Yörük ve Tatar Türk toplulukları bu bölgeye iskan edilmiş; ayrıca 16. yüzyıl başlarında Celali isyanları sırasında bazı Türk grupları Bulgaristan'a göçmüştür.
Prenslik Dönemi ( 1878 - 1908 )
Türkler, yaklaşık bin yıldır Balkanlarda yaşamaktadır (Turan, 1996: 13). XVI. yüzyılda Bulgaristan nüfusunun büyük bir kısmını Müslüman Türkler teşkil ediyordu (Korkud, 1986: 4). Bulgaristan Türkleri, genelde Osmanlı döneminde Anadolu’nun çeşitli yörelerinden Rumeli’ye gitmiş yörüklerden oluşmaktadır. Bu yörük grupları arasında; Vize (Hayrabolu olarak da anılır), Naldöken, Tanrıdağı ve Karagözler önemli bir yer teşkil etmektedir (Toğrol, 1989: 12-15). Osmanlı döneminde Anadolu’dan bölgeye göçen Türkler, buradaki yerli Türk halkla kaynaşıp çoğalmışlardır. Böylece bölgede bir Türk varlığı oluşmuştur.
Hoşgörülü ve adil Osmanlı yönetimi altında Bulgarlar, milli varlık ve kültürlerini koruyabilmişlerdir (Tarihte Türk Bulgar İlişkileri, 1976: 112-113). Osmanlı İmparatorluğu; Asya’da Anadolu, Avrupa’da Rumeli ve ortada başkent İstanbul jeopolitik dengesi üzerine kuruldu ve yaşadı (Şimşir, 1987: 47). 1876’da Tuna vilayetinin altı sancağında (Niş hariç), Türk ve Bulgar nüfus eşit ve 1.100.000 dolayındaydı. Berlin Antlaşması ile Doğu Rumeli adını alan bölgede ise 1876’da, 681 bin Türke karşılık 483 bin Bulgar yaşamaktaydı.
1877-78 Osmanlı-Rus savaşı esnasında 1 milyon bölge Türkü kanlı bir şekilde yurtlarından göçe zorlandı ve bunlardan yarısı soykırım ve ağır tabiat şartlarından ötürü katledildi. Böylece Osmanlı Tuna eyalet topraklarında azınlıkta olan Bulgarlara bir ülke oluşturuldu (Kekioğlu, 1985: 13). Diğer bir ifade ile Rus yetkili makamlarınca da belirtildiği gibi bu savaş, “bir ırklar ve yok etme” savaşı olarak planlandı ve uygulandı (Tarihte Türk Bulgar İlişkileri, 1976: 103). Çoğunlukta olan Türkler, beşyüz yıldır yaşadıkları vatanlarında azınlık konumuna düştüler. Yine de Bulgaristan Türklüğü tamamen ortadan kaldırılamadı. Örneğin Ocak 1881’de ülkenin kuzeydoğu bölgelerinde hala Türkler, %65’lik bir çoğunluğu teşkil ediyordu (Şimşir, 1987: 48-49). Bölge tarım arazilerinin %70’ine sahip olan Türklerin azınlığa düşürülmesi ile ekonomik durumları da kötüleştirildi (Şimşir, 1986: 20). Bölge Rus işgaline düşmüş ve Berlin andlaşması ile, Balkan dağları kuzeyinde bir Bulgaristan Prensliği ve güneyinde ise, Doğu Rumeli Vilayeti kurulmuştu. Bu iki bölge yönetimi de fiilen Bulgarların eline geçmiştir (Tarihte Türk Bulgar İlişkileri, 1976: 112-113).
93 Harbi sonrası Rus askeri birlikleri bölgeden çekildikten sonra Bulgarlar, Türklere karşı tam bir baskı ve zulüm politikası uygulayarak göçe zorladılar. Binlerce Türk kurşuna dizilmiş, hamile kadınlar katledilmiş, camilere doldurularak yakılmışlardır. 1883 yaz ortasından itibaren üç aylık dönemde 200 bin Türk, Türkiye’ye geldi.
Bu göçler, 1886-90 arasında 75 bin, 1893-1902 arasında 70 bin olarak sürmüştür. Savaş sonrası kısmen yaralar sarılmış ve Türkler bazı kültürel haklar elde etmişlerdir. Bulgaristan, 1885’te Balkan Dağları güneyindeki Doğu Rumeli vilayetini ilhak ederek büyümüştür (Toğrol, 1989: 69). 1864’de kurulan Tuna Vilayeti “pilot bölge” seçilerek Mithat Paşa\'nın yönetimi altında, eğitim alanında büyük atılımlar yapmış ve ülkenin en ileri bölgelerinden birisi olmuştu.
1875’te bu vilayette Türklere ait; 2700 ilkokul, 40 ortaokul ve 150 medrese bulunuyordu. Ancak Osmanlı-Rus savaşı esnasında Türk eğitim kurumları yakılıp yıkılmış ve büyük darbe yemişti. 1886 yılından itibaren Bulgaristan Türk eğitimi, yavaşta olsa bir toparlanma dönemine girmiştir. 1894/95 öğretim yılında, 1284 ilk ve 16 orta okul olmak üzere Bulgaristan Türklerinin 1300 okulu faal durumdaydı. Ancak Türk okulları, devlet desteğinden yoksun olduklarından araç-gereç ve formasyonlu öğretmen açısından oldukça sıkıntı içindeydi (Şimşir, 1986: 28-37).
Günümüzdeki Durum
Nüfusları 1.200.000 olup bulundukları başlıca şehirler :Sofya, Şumnu, Kırcaali, Filibe, Dobruca, Varna, Rusçuk, Silistre, Plevne, Tınova, Sofya.
Tarihçe
Güney Rusya bozkırlarından 7. yüzyılın başlarından itibaren çeşitli sebeplerle göç eden ve Balkan Yarımadasına gelen Bulgarlar, aslında Türk soyludurlar. Ancak yeni geldikleri bu bölgede zaman içinde Slav halkları tarafından asimile edilmişler, kültürel kimlik bakımından büyük çoğunluğu Slavlaşmıştır.15. yüzyıldan sonra Osmanlı Devleti Anadolu\'dan Türk nüfusu getirerek bölgeye yerleştirmiştir. Buna rağmen genel nüfus içinde Türkler hep azınlıkta kalmışlardır.
Nüfus
Bulgaristan 1940\'ta Türk nüfusun yoğun olduğu Dobruca\'yı yeniden elde etmiş ve o günden sonra da sınırlarda değişiklik olmamıştır. Dobruca bölgesinde Türklerden başka Türk dili konuşan iki Türk azınlık daha bulunmaktadır.Bunlar, sayıları 7 bin kadar olan Tatarlar ve Gagavuzlardır.
Bulgarlar ülkedeki azınlıkları sürekli asimile etmeye çalışmış; 1984-1985 yıllarında ise Türkçe isimleri yasaklayarak göçe zorlamıştır. Türkler bu hadiseye tepki göstermiş; ancak, 1989 yılında 160.000 kadar Türk Türkiye'ye göç etmiştir. Sonraki yıllarda bu sayı 300 bine ulaşmıştır.1985 yılından sonra Bulgaristan'da kalan Türkler, bazı alanlarda Bulgar yurttaşların hak ve hürriyetlerine sahip olmuşlardır.1965 nüfus sayımı verilerine göre Türkler 850 bin'e yakın sayıları ile genel nüfusun % 10'unu oluşturmaktaydılar. 1985 sayımında ise Türk nüfus 1.600 bin civarına ulaşmıştı. Bu durumda Türkler, genel nüfusun % 15'ini teşkil ediyorlardı. Bu nüfus yoğunluklarıyla Bulgaristan'da Türk toplumu en kalabalık azınlık durumundaydı. 1989'dan sonra gerçekleşen göçler, bu sayıyı aşağı çekmiştir.Nüfusun büyük çoğunluğu çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlamaktadır.
Günümüze kadar Bulgaristan'daki Türk nüfusu Bulgar makamları tarafından saklanmakta ve güvenilir bir sayı verilmemektedir.